top of page
  • Yazarın fotoğrafıEbrar Türksayar

Ülkeniz İçin Savaşır mıydınız? Dünya Değerler Ölçeği Ülkemiz İçin Ne Diyor?

Güncelleme tarihi: 28 Nis 2023


 


Dünya değerler ölçeği 2007 ve 2012 yıllarında "Kuşkusuz, hepimizin dileği bir savaş olmamasıdır ama bir savaş çıkacak olsa siz de ülkeniz için savaşır mıydınız?" sorusuna verilen yanıtlara göre 2012’de ülkesi için savaşmak isteyenlerin oranı (%77,5) 2007’de ülkesi için savaşmak isteyen bireylerin oranına (%93,6) göre daha az (%16,1 fark) olduğu görülmüştür.


Bu farkın sebebinin küreselleşme ve teknolojinin gelişimi ile iletişim kabiliyetlerinin artışı nedeniyle temel hak ve özgürlüklerin daha çok vatandaş tarafından bilinmesi (kültürel liberalizm) ile sonucunda toplumun bireyselleşmesi ve doğrultusunda apolitikleşmenin, savaş karşıtı tutumların (anti militarizm, pasifizm, sivil itaatsizlik, holistik yurttaşlık, vicdani ret) daha fazla benimsenmeye başlamış olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bu tutumlara 2011’de başlamış olan Suriye iç savaşı ve terörle mücadelenin de etkisi olabilir.


Küreselleşme siyasi, coğrafi, ekonomik, kültürel boyutlarda sınırları aşarak dünya genelinde aktif şekilde hızla gelişen toplumsal organizasyonların ortaya çıkması denebilir. (Yücel, 2019) 21. yüzyılda teknolojideki hızlı gelişmeler haberleşmenin ve iletişim kaynaklarına ulaşmanın büyük boyutta gelişimine imkân sağlıyor. Dünya için sıkça tarif edilen “küresel köy” metaforu inanılmaz hızlarda kitle iletişim araçları ve internet gibi sınırsız bilgi kaynaklarına ulaşabilmemiz sayesinde mümkün olmuştur. (Yücel, 2019)


Küreselleşme ile birlikte demokratikleşme, liberalizm gibi kavramlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Dünya genelinde var olan hak arama talepleri Türkiye’ye de yansımıştır (Küçük, 2019). Bu doğrultuda sivil toplum da artık insan hakları ve beraberinde savaş karşıtı hareketler gibi daha spesifik konularda bilinçlenmeye başlamıştır. Bir özgürlük ortamı oluşmuştur (Küçük, 2019).

Toplumun bilinçlenme düzeyi de doğal olarak zamana paralel geliştiğinden dolayı sonuçları 2007 ile 2012 yıllarında bireylerin düşüncelerindeki farkla kendini göstermiştir denebilir.


Türkiye’de politik ilgisizliğin başlaması askeri ve sivil yönetimlerin sorumluluğuyla birlikte 12 Eylül dönemini yaşayan bireylere darbenin etkisi ve bu dönemleri yaşayan ailelerin gençleri siyasetten uzak tutma eğilimiyle apolitizasyon gerçekleşmiştir (Uslu, 2012) . Bu apolitikleşme insanların zamanla çıkacak herhangi bir savaşta ülke için savaşarak ülkeye sahip çıkma ve katkıda bulunma konusunda ilgisizleşmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz. Anket sonuçların da 29 yaş ve altı gençlerin ülke için savaşma ifadesine 2012’de (73,1 ile en az evet diyen yaş grubu) daha az evet demesi ve 2007’ye (94,5 ile en fazla evet diyen yaş grubu) göre farkın ciddi olmasının sebebi aile tutumları olabilir.


Türkiye’de savaş ve şiddet ortamının yükselişi, savaş politikalarının olumlanması, militaristleşme ve paralelinde otoriterleşme savaş karşıtı düşüncelerin artmasını tetiklemiş olabilir. Militarizmin erkeksi görünen algısı küreselleşmeyle beraber savunucusu artan feminizm ve LGBTQ ile beraber bir takım kadın ve cinsel azınlık aktivistlerini de zaman zaman harekete geçirmiştir. Militurizm Festivalleri buna örnek olarak gösterilebilir (Durgun, 2020).


2011’de Suriye de iç savaşa dönüşen kriz, Suriye’nin sınır komşumuz olması nedeniyle Türkiye’yi bu savaşa yakından tanık olmak zorunda bırakmıştır. Bu tanıklık savaşın etkilerinin büyük oranda Türkiye’ye yansımasıyla sonuçlanacaktır. 2012 yılına dek tanık olduğumuz bu savaşın ve şiddetin savaşa karşı tutumumuzu etkilemiş olması ve ülke için savaşma isteği oranının düşme sebebi olmuş olması muhtemeldir.

Ayrıca 2005’ten 2012’ye kadar terörle mücadele ile birlikte 977 kişi şehit olmuştur.(CNN, 2017). Şehit haberlerinin sıklığı ile beraber bu yıllarda da etkisi olan toplumsal duyarsızlaşma ve terörün kanıksanması, şehitlik makamına verilen değeri ve algıyı olumsuz etkilemiştir. Bu durum ülke için savaşma oranının azalmasına sebep olmuş olabilir.


Hofstede (2010) 74 ülkedeki IBM çalışanları arasında yaptığı bir çalışmada ülkelerin bireycilik ve kolektivist tutumlarını belirlemeye çalışmıştır. Yapılan çalışma sonucunda ABD, Avustralya ve İngiltere gibi ülkelerde bireycilik eğilimleri çok güçlü çıkarken Guatemala, Endonezya, Pakistan gibi ülkelerde ise kolektivist eğilimler çok güçlü çıkmıştır. Türkiye ise çok güçlü olmamakla birlikte Brezilya, İran ve Yunanistan gibi ülkelerle yakın değerler almış olup kolektivist eğilimli olarak belirlenmiştir (Kahveci & Sever).

Araştırmaya göre Türkiye kolektivist eğilimli olmakla beraber bu eğilimin çok güçlü olmadığı tespit edilmiştir. Kültürleşmeyle beraber gücünü kaybetmeye başlayan kolektivizm bireyci kişilerin çoğalmaya başladığını göstermektedir denebilir.

Hofstede (2001) yaptığı çalışmalarda bireyci topluluklarda bireylerin kendi amaçları doğrultusunda hareket ettiklerini, işbirliğinden çok rekabete meyilli ve gruplara aidiyetlerinin düşük olduğunu, ifade eder. Bireyci kişi hayatta kalmak, özgür yaşamak ve güvende olmak için kişisel çıkarlarını önemser. Kolektivist ise gruptan ayrılmamak ve gruba uyum sağlayarak hayatta kalmaya çalışır (Chiou, 2001) (Kahveci & Sever).

Bireyci kişi için ülkenin çıkarına olandan çok kendi çıkarına olan şey önemlidir. Yani savaşıp canından olma ihtimalini göze almaktansa savaşmayıp güvende olmayı tercih edebilir. Bu toplumsal bir sosyal kaytarma olarak sonuçlanabilir. Değerlerimizin bireyciliğe yaklaşmış olmasının da ülke için savaşma oranını etkilemiş olması mümkündür.


Erkeklerde 2007’de 95,1 olan oranın 2012’de 78,1’e düşmesinde (17 fark) kadınların 2007’de 92,8 olan oranın 2012’de 76,9’a düşmesine (15,9 fark) göre daha fazla fark görülmektedir. Erkeklerde bu oranın düşme sebebinin daha fazla olması; herhangi bir savaş durumunda anatomik ve fizyolojik anlamda daha çok güce sahip olan erkeklerin ve daha fazla katkıda bulunması gerektiğinden kaynaklanabilir. Bireyselleşen ve küreselleşerek savaş karşıtlığı konusunda bilinçlenen toplumda yük daha çok erkeklere düştüğünden erkeklerde daha çok sosyal kaytarma ve ilgisizlik durumları oluşmuş olabilir.

.



 

Başvurular

CNN. “2005-2017 Yılları Arasında Şehit Verilenlerin Ve Gazilerin Sayısı” Erişim: 23 Mayıs 2020. https://www.cnnturk.com/turkiye/iste-2005-2017-arasinda-sehit-verilenlerin-ve-gazilerin-sayisi adresinden alındı

Durgun, D. 2020. Ses, sessizlik ve politik faillik: türkiye’de ve israil’de antimilitarizmin cinsel politikası. Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar(39-40), 67.

Kahveci, H., & Sever, M. (tarih yok). Genç Bireylerde Bireycilik Ve Kolektivizm Ölçeği: Geçerlik Ve Güvenirlik Çalışması. Uşak Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Dergisi, 2(3), 73-90.

Küçük, A. 2019. Türkiye’de Sosyal Ve Siyasal Değişim: 1980 Ve Sonrası. Econharran Harran Üniversitesi İibf Dergisi, 3(4).

Uslu, G. 2012. Popüler kültürün gençlerin apolitikleşmesi üzerindeki etkisi: Pamukkale Üniversitesi öğrencileri üzerinde bir uygulama. Yüksek Lisans Tezi, 53.

Yücel, M. 2019. Kitle İletişim Araçlarının Ve Teknolojik Gelişmelerin Küreselleşme Üzerindeki Rolü. CİDER, 1(3).


42 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page